ÖZET
Amaç:
Bu çalışma yaşlılarda uyku kalitesi ve uykululuk durumunun yorgunluk, günlük yaşam aktiviteleri ve fiziksel aktivite üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla planlandı.
Gereç ve Yöntem:
Bu çalışmaya evde yaşayan, 65 yaş ve üstü 449 gönüllü yaşlı katıldı. Çalışmamıza katılan yaşlılara sosyo-demografik veri formu, Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ), Yaşlılar İçin Fiziksel Aktivite Ölçeği (PASE), Yorgunluk Etki Ölçeği (YEÖ), Katz Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (TGYA) ve Lawton ve Brody Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri (EGYA) Formu uygulandı.
Sonuç:
Yaşlılarda gündüz uykululuk halinin artması ve uyku kalitesinin kötü olması günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkilemekte ve yorgunluğu artırmaktadır. Bu nedenle, yaşlılarda uyku bozuklukları taramalarının yapılması ve yaşlı yetişkinlerin uyku kalitesinin önemi konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aynı zamanda uyku değerlendirmesinin geriatrik değerlendirme parametreleri içerisinde yer almasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Bulgular:
Gündüz uykululuk hali artmış olan ve kötü uyku kalitesine sahip olan yaşlıların TGYA ve EGYA puanları diğer bireylere göre anlamlı düzeyde düşük; YEÖ puanları ise yüksek bulundu (p<0,05). PASE puanlarının ise gündüz uykululuk durumu artmış olan ve uyku kalitesi kötü olan yaşlılarda düşük olduğu, ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlendi (p>0,05). EUÖ, TGYA (r=-0,275) ve EGYA (r=-0,324) ile negatif yönlü orta düzeyde; YEÖ (r=0,417) ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişkili bulundu (p<0,001). PUKİ’nin PASE (r=-0,161) ile negatif yönlü düşük düzeyde, TGYA (r=-0,289) ve EGYA (r=-0,272) ile negatif yönlü orta düzeyde, YEÖ (r=0,383) ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişkili olduğu belirlendi (p<0,001).
Giriş
Dünya nüfusunun yaşlanması ve yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranının giderek artmasıyla eş zamanlı olarak ileri yaştaki fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları da artış göstermektedir. Bu nedenle yaşlı yetişkinler arasında fiziksel fonksiyon düzeylerini yüksek tutmak, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlığı korumak ve yaşam kalitesini artırmak, temel hedefler olarak görülmektedir (1-3). Uyku, yaşlıların fiziksel, psikolojik ve sosyal iyilik halini etkileyebilen önemli bir unsurdur (3). Yaşlı bireylerde kas-iskelet sistemi ağrıları, kardiyopulmoner sistem hastalıkları, gastrointestinal sisteme ait bozukluklar, metabolik bozukluklar ve melatonin salınımındaki değişiklik gibi birçok faktör uyku bozukluğuna yol açabilir (4,5). Yaşlı yetişkinlerde yaygın uyku bozuklukları, aşırı gündüz uykululuğu ile ilişkili olabilir (5). Gündüz uykululuk hali, yaşlı yetişkinlerde sağlık sorunlarına, düşük fiziksel aktivite seviyelerine, günlük yaşam aktivitelerinde kısıtlamalara, düşük fiziksel fonksiyon düzeylerine, depresif semptomlara, kazalara yatkınlığa, sosyal uyumsuzluğa neden olabilir. Ayrıca gündüz uykululuk hali yaşlı bireyler arasında günlük yaşam aktivitelerinde bağımsızlık düzeyini düşüren önemli bir risk faktörüdür (5). Tüm bu nedenlere bağlı olarak uyku bozukluklarının sosyal sonuçlar da dahil olmak üzere fonksiyonel durumu ve yaşam kalitesini olumsuz etkilediği belirtilmektedir (6). Sağlık ve hastalığa bütüncül bir bakış açısıyla, sağlıkla ilgili yaşam kalitesi, sağlık değerlendirmesinin temel bir bileşenidir ve tıbbi göstergelerin değerlendirilmesi kadar önemlidir. Literatür incelendiğinde yaşam kalitesi ile kişinin genel sağlık durumu arasında güçlü bir ilişki olduğu görülmektedir. Uyku sorunlarının günlük işleyişi ve yaşam kalitesini etkilediği gösterilmiştir (7,8). Yapılan çalışmalarda yaşlıların uyku kalitelerinin kötü olduğu ve uyku kalitesi ile yaşam kalitesi arasında bir ilişki olduğu bildirilmektedir (9). Ayrıca uyku bozukluklarının obezite, hipertansiyon, bilişsel bozukluk ile depresyon gibi hastalık riski ve mortalite ile ilişkili olduğu belirtilmektedir. Yaşlı popülasyonda zayıf uyku kalitesinin, artmış kırılganlık olasılığı ile ilişkili olduğu bulunmuştur (10). Fiziksel aktivite ile ilgili uluslararası kılavuzlar, yaşlı yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite yapmalarını tavsiye etmektedir (11). Fiziksel aktivite, kardiyovasküler hastalık, felç, diyabet ve bazı kanser türleri gibi hastalıklar için koruyucu bir faktördür ve fiziksel aktivite, ruh sağlığının iyileşmesi, demansta gecikme ve daha iyi yaşam kalitesi ile ilişkilidir. Bu sağlık yararlarına rağmen, yaşlı yetişkinler arasındaki fiziksel aktivite seviyeleri önerilen düzeyin (150 dk/haftanın) altında kalmaktadır (7). Altmış beş yaş ve üstü katılımcılarla yapılan bir çalışma, fiziksel aktivite ile sağlıklı yaşlanma arasında anlamlı bir pozitif ilişki olduğunu göstermiştir (2). Ayrıca depresif semptomları olan yaşlı kişilerde daha kötü uyku kalitesi ve daha düşük fiziksel aktivite yoğunluğu olduğu ve fiziksel aktivite düzeyi ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu belirtilmiştir (12). Düşük fiziksel performans ve günlük yaşam aktivitelerinde bağımlılık yaşlı insanlar arasında daha yaygındır (7). Orta ve yüksek fiziksel aktivite düzeyine sahip yaşlı erişkinlerde, düşük fiziksel aktivite düzeyine sahip olanlara kıyasla günlük yaşam aktiviteleri bağımsızlık oranında %49 azalma olduğu sonucuna varılmıştır (13). Uzun süreli uyku bozukluğu, yorgunluk, gündüz uyku hali, depresyon, anksiyete, zihinsel işlevlerde azalmaya ve genel sağlık da bozulmaya neden olabilir. Kronik uyku bozuklukları ve yorgunluk yaşlılarda yaşam kalitesini düşürerek morbiditeye bağlı bir durum haline gelebilir. Yaşlı bireylerin optimum yaşam kalitelerini sürdürebilmeleri için kaliteli uykuya ihtiyaçları vardır. Yaşlılarda sıklıkla karşılaşılan uyku ve yorgunluk problemlerini araştıran sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır (1). Yorgunluk, yaşlanma sendromunun en önemli göstergelerinden biridir. Tahran’daki huzurevlerinde kalan yaşlılarda fiziksel aktivite düzeyi ile yorgunluk arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçlayan çalışmada anlamlı ve pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir (14). Çalışmalarda görüldüğü üzere yaşlılarda uyku düzeni ve kalitesinin yorgunluk, günlük yaşam aktivitesi ve fiziksel aktivite ile ilişkili olduğu görülmektedir. Bu çalışmada amacımız, ülkemizin farklı illerinde yaşayan yaşlılarda uyku kalitesi ve uykululuk durumunun yorgunluk, günlük yaşam aktivitesi ve fiziksel aktivite üzerine etkisini inceleyerek literatüre ülkemize ait ve çok merkezli bir çalışma sunmaktır.
Gereç ve Yöntemler
Bu çalışma Isparta, Burdur ve Afyon illerinde yaşayan, Mini Mental Durum Testi’nden (MMDT) 24 puan ile üstü puan alan 65 yaş ve üzeri yaşlı bireylere uygulandı. Sözel olarak iletişim kurulamayan, bağımsız olarak ambule olamayan, ciddi düzeyde görme kaybı olan, inme, parkinson, multipl skleroz vb. nörolojik hastalığı olan, son altı ay içinde herhangi bir operasyon geçiren, kanser tanısı almış olan yaşlılar ise araştırmaya dahil edilmedi. Çalışmanın evrenini oluşturan yaşlılara kartopu örneklem metodu kullanılarak ulaşıldı. Çalışmamız belirtilen kriterleri taşıyan yaşlıların, yaşadıkları evler ziyaret edilerek gerçekleştirildi. Değerlendirmeler yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak yapıldı. Örneklem büyüklüğü belirlemede ise literatürdeki incelenmek istenen özelliklerin ortalama ve standart sapmaları kullanıldı. G*Power 3.1 programı kullanılarak yapılan analizde etki büyüklüğünün 0,3 olduğu tespit edildi. 1. tip hata (α) 0,05 alınarak, 0,3 etki büyüklüğünde ve %90 güçte (1-β) gerekli örneklem büyüklüğünün her bir grupta en az 191 olması gerektiği belirlendi. Kartopu örneklem metodu kullanılarak toplam 449 yaşlıya ulaşıldı. Çalışma 23.12.2019 tarihinde Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurul'u tarafından onaylandı (karar no: 367). Çalışmaya katılan yaşlılara değerlendirmeler öncesinde çalışma hakkında gerekli bilgilendirmeler yapıldı ve aydınlatılmış onam formları imzalatıldı. Değerlendirmede araştırmacılar tarafından oluşturulan sosyo-demografik bilgi formu, MMDT, Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (PUKİ), Epworth Uykululuk Ölçeği (EUÖ), Yaşlılar İçin Fiziksel Aktivite Ölçeği (PASE), Yorgunluk Etki Ölçeği (YEÖ), Katz Temel Günlük Yaşam Aktiviteleri Ölçeği (TGYA), Lawton ve Brody Enstrümental Günlük Yaşam Aktiviteleri (EGYA) Formu uygulandı.
Mini Mental Durum Testi: Çalışmamızda kullanılan MMDT, Folstein ve ark. (15) tarafından 1975 yılında geliştirilmiştir. Testin Türkçe geçerlilik-güvenilirlik çalışması Güngen ve ark. (16) tarafından 2002 yılında yapılmıştır. Bu test demans taraması için en sık kullanılan testtir. On bir sorudan oluşan ve toplam 30 puan üzerinden değerlendirilen MMDT’de değerlendirme sonrası alınan puan 24-30 puan arası ise normal olarak tanımlanır. Bu nedenle çalışmamıza 24 puan ve üstü puan alan yaşlıları dahil edildi.
Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi: Buysse ve ark. (17) tarafından geliştirilmiş ve Türkçe geçerlilik ve güvenilirlik çalışması Ağargün ve ark. (18) tarafından yapılmıştır. PUKİ, uyku kalitesi ve bozukluğunu değerlendiren 19 maddelik bir öz bildirim ölçeğidir. Endeks subjektif uyku kalitesi, uyku gecikmesi, uyku süresi, alışılmış uyku etkinliği, uyku bozuklukları, uyku ilacı kullanımı ve gündüz işlev bozukluğunu değerlendiren 7 alt ölçekten oluşmaktadır. Testin her bir maddesi, son bir ay içinde hiç yoksa 0, haftada birden az ise 1, haftada bir veya iki kez ise 2 ve haftada 3 veya daha fazla ise 3 olmak üzere 0 ile 3 arasında puanlanır. Ankette uyku kalitesi çok iyi (0), oldukça iyi (1), oldukça kötü (2) ve çok kötü (3) olarak değerlendirilmektedir. Toplam puan 0 ile 21 arasında değişmektedir. Toplam puanın 5 veya daha yüksek olması, önemli bir şekilde klinik olarak kötü bir uyku kalitesine işaret etmektedir.
Epworth Uykululuk Ölçeği: 1991 yılında Johns (14) tarafından geliştirilen ve günlük yaşam aktiviteleri esnasında uykuya dalma ya da uyuklama durumunu değerlendiren bir ölçektir. Çalışmamızda Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması Ağargün ve ark. (19) tarafından yapılan Türkçe formu kullanıldı, 10 ve üzeri puanlar artmış uykululuk olarak değerlendirildi.
Yaşlılar İçin Fiziksel Aktivite Ölçeği: Çalışmamıza katılan yaşlı bireylerin fiziksel aktivite düzeyi PASE’nin geçerlilik ve güvenirliliği kanıtlanmış Türkçe formu kullanılarak yapıldı. PASE 65 yaş üstü bireylerin fiziksel aktivite düzeyini belirlemek için geliştirilmiş 12 maddelik bir ankettir. Altı madde boş zaman aktivitelerini, 6 madde ev faaliyetlerini değerlendirir. Kişilerin son 7 günde yaptıkları fiziksel aktivitenin frekansı, yoğunluğu ve süresi üzerinden değerlendirir. Puan aralığı 0-793’tür ve yüksek puanlar yüksek fiziksel aktivite düzeylerini gösterir (20,21).
Yorgunluk Etki Ölçeği: Yorgunluk semptomlarını değerlendirmek amacı ile geliştirilmiş 40 sorudan oluşan bir ölçektir. Yorgunluğun günlük yaşam aktiviteleri üzerindeki kognitif, fiziksel ve psikososyal etkilerini değerlendirir. Her soru 0-4 arasında puanlanmaktadır. En yüksek puan 160’tır ve yüksek puanlar yorgunluğa bağlı fonksiyonel limitasyonları göstermektedir (22,23).
Günlük Yaşam Aktiviteleri Değerlendirmesi: Günlük yaşam aktiviteleri TGYA ve EGYA olarak iki farklı ölçek kullanılarak değerlendirilmiştir. TGYA Katz‘ın TGYA ölçeği ile, EGYA ise Lawton ve Brody EGYA Formu ile değerlendirildi. TGYA 6 sorudan oluşur ve her soru 1-3 arasında puanlanır. Çalışmamızda TGYA‘da 0-6 arası puan alan bireyler bağımlı, 7-12 arası puan alan bireyler yarı bağımlı, 13-18 arası puan alan bireyler ise bağımsız olarak değerlendirildi (24). Yaşlıların EGYA’larını değerlendirdiğimiz Lawton ve Brody EGYA Formunda ise her soru 3, 2, 1 ve 0 olarak puanlandı. Sıfır-sekiz puan: bağımlı, 9-16 puan: yarı bağımlı ve 17-24 puan: bağımsız olarak sınıflandırıldı (25).
İstatistiksel Analiz
Çalışmadaki verilerin istatistiksel analizleri IBM Statistical Package for the Social Sciences (SPSS) Statistics 20.0 programı ile yapıldı. Olguların yaş, vücut kitle indeksi ve sosyo-demografik özellikleri ortalama, standart sapmalar, yüzde ve oranlarla tanımlandı. Verilerin dağılımı Kolmogorov-Smirnov testi ile değerlendirildi. Test sonucunda verilerin normal dağılım gösterdiği saptandı. Uyku kalitesi ve uykululuk durumuna göre parametrelerin değişimi için bağımsız gruplarda t-testi kullanıldı. Tüm parametrelerin birbiri ile ilişkisi Pearson korelasyon analizi ile değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Toplam 449 yaşlı bireyin gönüllü katılımıyla tamamlanan çalışmamızda, yaşlı bireylerin yaş ortalamasının 71,7±7,16 yıl, vücut kitle indekslerinin ise 27,88±5,78 kg/m2 olduğu tespit edildi. Çalışmaya katılan bireylerin %55,9’unun (251) kadın, %44,1’i (198) erkek olduğu belirlendi. Katılımcılara ait diğer sosyo-demografik veriler ve uyku ile ilgili değişkenler Tablo 1’de yer almaktadır. Çalışmamızda EUÖ’den alınan puanlara göre 10 puan ve üzeri olan katılımcılar “artmış uykululuk hali”, diğer katılımcılar “normal” olmak üzere iki gruba ayrıldı. Gündüz uykululuk hali artmış olan yaşlıların TGYA ve EGYA puanları diğer bireylere göre anlamlı düzeyde düşük; YEÖ puanları ise anlamlı düzeyde yüksek bulundu (p<0,05). PASE puanlarının ise gündüz uykululuk durumu artmış olan yaşlılarda düşük olduğu, ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlendi (p>0,05) (Tablo 2). Uyku kalitesine göre TGYA, EGYA, YEÖ ve PASE’nin değişimi analiz edildiğinde, uyku kalitesi kötü olan yaşlıların TGYA ve EGYA puanlarının diğer bireylere göre anlamlı düzeyde düşük; YEÖ puanlarının ise anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edildi (p<0,05). PASE puanlarının ise uyku kalitesi kötü olan yaşlılarda düşük olduğu, ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlendi (p>0,05) (Tablo 3). PASE, TGYA, EGYA, YEÖ, PUKİ ve EUÖ’nün birbiri ile ilişkisi incelendiğinde; EUÖ’nün TGYA (r=-0,275) ve EGYA (r=-0,324) ile negatif yönlü orta düzeyde; YEÖ (r=0,417) ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişkili olduğu bulundu (p<0,001). PUKİ’nin PASE (r=-0,161) ile negatif yönlü düşük düzeyde, TGYA (r=-0,289), EGYA (r=-0,272) ile negatif yönlü orta düzeyde; YEÖ (r=0,383) ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişkili olduğu belirlendi (p<0,001) (Tablo 4).
Tartışma
Çalışmamızın sonuçlarına göre, gündüz uykululuk hali artmış olan ve kötü uyku kalitesine sahip olan yaşlıların günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlık düzeyi diğer bireylere göre anlamlı düzeyde düşük; yorgunluk semptomları ise yüksek bulundu. Fiziksel aktivite düzeyinin ise gündüz uykululuk durumu artmış olan ve uyku kalitesi kötü olan yaşlılarda düşük olduğu, ancak bu farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlendi. Uyku kalitesi ve uykululuk durumunun günlük yaşam aktiviteleriyle negatif yönlü orta düzeyde; yorgunluk düzeyi ile pozitif yönlü orta düzeyde ilişkili olduğu belirlendi. Uyku kalitesi ve fiziksek aktivite arasında ise negatif yönlü düşük düzeyde ilişkili olduğu tespit edildi. Uyku sorunları, yaşlılarda tüm topluma göre daha sık görülmektedir. Toplumda yaşayan yaşlıların yaklaşık %50’si, uyku problemlerinden şikayet etmektedir (26). Gündüz uyku hali, geriatrik popülasyon arasında en sık görülen uyku şikayetlerinden biridir. Lee ve ark. (6) yaptıkları çalışmada gündüz uykululuk halinin yaşlı yetişkinlerin yaklaşık %10-30’unu etkilediğini belirtmiştir. Bu çalışmada ise katılımcıların %37,4’ünün “artmış uykululuk hali” ve %62,1’inin “kötü uyku kalitesine” sahip olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda gündüz uykululuk durumu ve uyku problemleri yüzdesinin literatüre göre daha yüksek düzeylerde olduğu görülmektedir. Yorgunluk, 65 yaş ve üzeri toplumda yaşayan yetişkinlerin %27 ila %50’si tarafından rapor edilmiştir. Danimarka’da yapılan bir araştırmaya göre, yorgun yaşlı yetişkinlerin oranı yaşla birlikte artış göstermekte ve 70 yaşında yaklaşık %50’si, 85 yaşında %75’i yorgunluk bildirmektedir (27). Kazoğlu ve Yürük (28) çalışmalarında uykusuzluk çeken yaşlıların yorgunluk yaşadıklarını ve yorgunluk belirtilerinin yaşlıları bilişsel, fiziksel ve psikososyal yönden daha fazla etkilediğini belirtmişlerdir. Diyabetli yaşlı yetişkinler arasında yapılan bir çalışmada, kötü uyku kalitesinin yorgunlukla güçlü şekilde ilişkili olduğu belirtilmiştir (29). Osteoartritli yaşlı yetişkinlerde yapılan çalışmada da, yaşlılar kalitesiz bir uykudan uyandıklarında yorgunluk yoğunluğunun arttığını, ancak bu etkinin gün boyunca devam etmediğini bildirirlerken, çalışmada uyku kalitesinin yorgunluk üzerinde ağrı yoğunluğundan daha belirgin bir etkiye sahip olduğu belirtilmiştir (30). Bizim çalışmamızda da literatürdeki çalışmalara benzer şekilde yaşlılarda uyku kalitesinin yorgunluk ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Bunula birlikte uyku kalitesi kötü ve gündüz uykululuk hali artmış olan yaşlıların yorgunluk düzeyi diğer yaşlılara göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Yaşlılarda uyku kalitesinin ve günlük yaşam aktiviteleri seviyesinin düşük olması, fonksiyonel limitasyonları ve sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacını artıran birçok fiziksel ve psikolojik sorunla ilişkilidir. Pakpour ve ark.’nın (31) çalışmasında, yaşlılarda günlük aktiviteler ve uyku kalitesi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı belirtilirken; enstrümental aktivitelerin uyku kalitesi ile zayıf pozitif ve anlamlı bir korelasyon gösterdiği bildirilmiştir. Altıok ve ark. (32) da yaşlılarda yaptıkları çalışmada günlük yaşam aktiviteleri ve uyku kalitesi arasında negatif ilişki belirtmişlerdir. Boga ve Saltan’ın (33) yaşlı erişkinlerde uyku, mental durum, günlük yaşam aktiviteleri, depresyon ve ağrı arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yaptıkları çalışmalarında ev ortamında yaşayan yaşlılarda Barthel İndeksi ile değerlendirilen günlük yaşam aktivite bağımsızlığı ve uyku kalitesi arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif ilişki olduğunu belirtilmiştir. Bizim çalışmamızda da önceki çalışmalara benzer şekilde uyku kalitesi kötü ve gündüz uykululuk hali artmış olan yaşlıların TGYA ve EGYA puanları diğer bireylere göre anlamlı düzeyde düşük bulunurken uyku kalitesi ve gündüz uykululuk halinin TGYA ve EGYA ile negatif yönlü orta düzeyde ilişkili olduğu belirlenmiştir. Uyku kalitesinin göstergesi olarak fiziksel aktiviteyi inceleyen araştırmalar, fiziksel aktivite seviyeleri arttıkça hem subjektif hem de objektif uyku kalitesinin iyileşme eğiliminde olduğunu belirtmiştir. Diğer yönden kötü uyku kalitesi genellikle fiziksel aktiviteye katılma isteğinin azalmasıyla ilişkilidir (33). Holfeld ve Ruthig (34) yaşlılarda fiziksel aktivite ve uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi çift yönlü olarak inceledikleri çalışmalarında uyku kalitesinin fiziksel aktivite ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu göstermiştir. Aynı şekilde Gothe ve ark. (35) da çalışmalarında fiziksel aktivite ve uyku kalitesinin önemli ölçüde ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Chasens ve ark. (36) yaşlı erişkinlerde gündüz uykululuğunun fiziksel fonksiyonel bozulmalar ve azalmış egzersiz sıklığı ile ilişkili olduğunu bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda ise uyku kalitesi fiziksel aktivite ile düşük düzeyde ilişkili bulunurken, uykululuk hali ile fiziksel aktivite arasında anlamlı ilişki tespit edilmemiştir.
Sonuç
Yaşlılarda gündüz uykululuk halinin artması ve uyku kalitesinin kötü olması günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkilemekte ve yorgunluğu artırmaktadır. Bu nedenle, yaşlılarda uyku bozuklukları taramalarının yapılması ve yaşlı yetişkinlerin sağlıklı yaşlanma için fiziksel aktiviteye ek olarak uyku kalitesinin önemi konusunda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Bununla birlikte uyku değerlendirmesinin geriatrik değerlendirme parametreleri içerisinde yer almasının faydalı olacağı düşünülmektedir.