ÖZET
Amaç:
Tıp fakültesi öğrencileri ağır ders yükü ve uzun çalışma süreleri nedeniyle uyku bozuklukları geliştirme açısından risk altındadır. Bu durum tıp fakültesi öğrencilerinde normal topluma göre uyku bozukluklarının daha sık görülmesine neden olmaktadır.
Bu çalışmada uyku bozukluklarının sıklığının saptanması ve sınıflara göre değişimin incelenmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
İnsomni, Huzursuz Bacaklar sendromu (HBS) ve Parasomniler için Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflaması-3, Gündüz Aşırı Uykululuk (GAU) için Epworth Uykululuk Skalası ve Uyku Apne sendromu (UAS) için Berlin Anketi esas alınarak oluşturulan anket kullanıldı.
Bulgular:
Yedi yüz altmış iki öğrencide GAU için toplamda %22,8, insomnia için %11,2, bruksizm için %25,2 HBS için %5,6 prevalans değeri saptandı. Öğrencilerin %35,5’inin UAS geliştirme riski altında olduğu gösterildi. Sınıflar arasında uyku bozukluğu geliştirme açısından anlamlı farklılık saptanamadı. Cinsiyetler arasında GAU ve uykuda konuşma, kadınlarda ve uyku terörü erkeklerde anlamlı derecede fazla saptandı. Vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olanlarda uykuda yeme durumunun anlamlı derecede yüksek olduğu gösterildi.
Sonuç:
Çalışma insomni ve UAS riskinin tıp fakültesi öğrencilerinde topluma göre daha fazla olduğu göstermiştir.
Giriş
Uyku hayatımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Vücudun büyüme-gelişmesinde, sirkadiyen ritmin oluşmasında önemli bir bileşendir. Ayrıca bilişsel fonksiyonların olgunlaşması ve optimum halde çalışabilmesinde önemli olduğu bilinmektedir.
Üniversite dönemi yaşam tarzının uykuyu etkileyebildiği bir dönemdir. Litvanya’da Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi (Pittsburgh Sleep Quality Index) kullanılarak tıp, hukuk ve ekonomi fakültelerinden öğrencilerin katılımıyla yapılan bir çalışmada tıp fakültesi öğrencilerinin diğer fakültelerdeki öğrencilere göre istatistiksel olarak anlamlı bir farkla daha kötü uyku kalitesine sahip oldukları gösterilmiştir (1).
Dünyanın birçok ülkesinde tıp fakültesi öğrencilerinin uyku kalitesi durumu ve tıp fakültesi öğrencilerinde uyku bozukluklarının sıklığı incelenmiştir. Dünyanın birçok ülkesinde öğrenciler üzerinde yapılan çalışmalarda, öğrencilerin uyku kalitelerini kötü veya çok kötü şeklinde bildirdikleri gösterilmiştir (1-5). Uyku kalitesini kötü olarak bildirenlerin oranı %7 ile %19,6 arasında değişiklik göstermektedir (1-3,5). Elde edilen sonuçlar kullanılan yönteme ve ülkeye göre değişiklik göstermektedir.
Tıp fakültesi öğrencilerinde Huzursuz Bacaklar sendromu (HBS), Gündüz Aşırı Uykululuk (GAU) hali, parasomniler ve uyku apnesine yatkınlık açısından veriler yetersizdir. Biz bu çalışmayla uyku bozukluklarının tıp fakültesi öğrencileri arasındaki sıklığını (prevalansını) ve bu prevalans değerlerinin sınıflara, cinsiyete ve vücut kitle indeksine (VKİ) göre değişimini incelemeyi amaçladık.
Gereç ve Yöntem
Çalışmamız Mart-Nisan 2017 tarihlerinde tüm tıp fakültesi sınıflarından öğrencilerin katılımıyla gerçekleşti. Çalışma için Erciyes Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu’ndan gerekli izinler alındı (2017/35). Öğrencilere toplanan bilgilerin bilimsel ve etik kurallara uygun olarak saklanacağına, sadece bilimsel veri amaçlı olarak kullanılacağına dair açıklama yapılıp, yazılı olarak da Bilgilendirilmiş Gönüllü Olur Formu dahilinde anket kitapçığına eklendi. Öğrencilere anketi doldurmayı sebep göstermeksizin reddedebilecekleri bildirilerek, uygun zaman aralığı tanınarak gönüllü katılımları talep edildi.
anketin düzenlenmesi
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Nöroloji Anabilim Dalı Uyku Ünitesi tarafından kullanılan Uyku Hastalıkları Anket Formu çalışma amaç ve hedeflerine uygun olarak yeniden düzenlendi. Anketimizde gün içi aşırı uykululuk için Epworth Uykululuk Skalası (EUS) (6), Uyku Apne sendromu (UAS) riskini değerlendirmek için Berlin Anketi (7); insomni, HBS ve parasomniler için Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflaması-3 (UUBS-3) (8) tanı kriterleri temel alınmıştır (Tablo 1).
EUS televizyon izlerken, yolcu olarak araçla seyahat ederken, oturup sohbet ederken gibi günlük hayat aktiviteleri sırasında gelen uyku atakları sıklığının 0 (hiçbir zaman) – 3 (çoğu kez) puanlamaları ile oluşturulan bir ölçektir. Bu ölçeğe göre 10 üzeri puan alan kişiler GAU için yüksek riskli kabul edilmektedir (6). Berlin Anketi daha önceki uyku çalışmalarıyla uyku apnesi için risk faktörü olduğu gösterilen horlama, gündüz uykululuğu, kan basıncının yüksekliğine ilişkin sorulardan oluşan bir anket formudur. Haftada 3-4 kezden fazla olan horlama varlığı, tanıklı uykuda apne varlığı, haftada 3-4 kezden fazla olan gün içi uykululuk hali ve kan basıncı yüksekliğinin olması durumlarından en az ikisinin varlığı UAS için riskli kabul edilmiştir (7). Uluslararası Uyku Bozuklukları Sınıflaması ise Amerikan Uyku Tıbbı Derneği’nin 2014 yılında 3. kez yeniden değerlendirerek ortaya koyduğu uyku bozuklukları sınıflamasıdır. Bu sınıflamada uyku bozuklukları insomni, uyku ilişkili solunum bozuklukları, Parasomniler, uyku ilişkili hareket bozuklukları gibi 6 ana başlık altında toplanmıştır (8).
İstatistiksel Analiz
Anketten elde edilen veriler IBM SPSS Statistics 22.0 (Statistical Package for the Social Sciences, IBM Corp., Armonk, New York, ABD) istatistik paket programına girilerek veri seti oluşturuldu. Kategorik verilerin karşılaştırmalarında Pearson χ2 analizi kullanıldı. Veriler R 3.2.2 (r-project.org) programı ile değerlendirildi. Anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Uyku Düzeni: Hafta içi yatağa gitme saati için medyan değer tüm sınıflarda 01:00 olarak belirtilirken, 6. sınıflarda bu değer 00:00 olarak bulundu. Hafta içi uyanma saati için medyan değer 1. sınıflarda 06:50, 5. sınıflarda 07:30 olarak belirtilirken diğer sınıflarda 07:00 olarak bulundu. Hafta içi günlerde uyku süresi için bulunan medyan değer 4. ve 5. sınıflarda 7,5 saat iken diğer sınıflarda bu değer 7 saat olarak bulundu. Hafta sonu yatağa gitme saati medyan değeri 1. ve 3. sınıflarda 01:30 olarak belirtilirken diğer sınıflarda bu değer 01:00 olarak bulundu. Hafta sonu uyanma saatleri ise 1., 2. ve 3. sınıflarda 10:00 olarak bulunurken bu değer 4. sınıflarda 09:30, 5. ve 6. sınıflarda 09:00 olarak bulundu. Hafta sonu uyku süresi için medyan değerler 5. sınıflarda 8 saat, 2. sınıflarda 8,5 saat diğer sınıflarda ise 9 saat olarak bulundu.
Cinsiyetlere Göre Uyku Bozukluklarının Değerlendirilmesi
Ankete 368 erkek (%48,3), 376 kız (%49,3) olmak üzere toplamda 762 öğrenci katıldı. Kadınlarda GAU daha fazla saptandı (erkek-kadın sırasıyla %18,4 vs. %27; p=0,006). İnsomni prevalansı toplamda ve her iki cinsiyette de %11,2 olarak bulundu (p=0,992). UAS geliştirme riski açısından cinsiyetler arasında anlamlı farlılık saptanmadı (erkek vs. kadın: %32,6 vs. %38,3; p=0,107). HBS için cinsiyetler arasında anlamlı fark gözlenmedi (erkek vs. kadın: %5,4 vs. %5,8; p=0,814). Nokturnal bacak krampları kadın cinsiyette daha fazla saptandı (erkek vs. kadın: %11,2 vs. %21; p=0,001). Bruksizm kadın cinsiyette daha fazla olarak gözlendi (erkek vs. kadın: %29,1 vs. %21,1; p=0,019). Uyurgezerlik için cinsiyetler arasında anlamlı fark saptanamadı (erkek vs. kadın: %19,5 vs. %17,1; p=0,307). Uykuda konuşma kadınlarda daha fazla olarak saptandı (erkek vs. kadın: %53 vs. %64; p=0,025). Uykuda yeme durumu prevalansı erkeklerde %6,8 iken kadınlarda bu oran %6 olarak saptandı ve istatistiksel olarak anlamlı fark saptanamadı (p=0,526). Uyku felci açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanamadı (erkek-kadın sırasıyla %19,7 vs. %23,2; p=0,243) (Şekil 1).
Sınıflara Göre Uyku Bozukluklarının Değerlendirilmesi
Ankete katılım 1. sınıflardan 6. sınıflara sırasıyla, 273, 197, 186, 37, 33, 36 kişi ile gerçekleşti. GAU için sınıflar arasında karşılaştırma yapıldığında 1., 2. ve 3. sınıflarda %19,5-24,5 olan prevalans değerinin 4., 5., ve 6. sınıflarda %12,1-40 arasında olduğu saptandı. Sınıflar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık saptanamadı (p=0,065). İnsomni açısından sınıflar arasında en az 6. sınıflarda en çok 5. sınıflarda olmak üzere anlamlı farklılık saptanamadı (en az vs. en çok: %6,9 vs. %27,3; p=0,210). UAS riski taşıyanların oranı %29,7 ile en düşük olarak 4. sınıflarda, %50 ile en yüksek olarak 5. sınıflarda bulundu. Sınıflar arasında karşılaştırma yapıldığında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık saptanamadı (p=0,098). HBS prevalansı sınıflar arasında %2,7 ile en düşük 4. sınıflarda görülürken %9,4 ile en yüksek olarak 5. sınıflarda gözlendi ve sınıflar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,290). Nokturnal bacak krampı için değerlendirme yapıldığında en düşük oran %11,5 ile 5. sınıflarda saptanırken en yüksek oran %28 ile 6. sınıflarda saptandı. Sınıflar arasında anlamlı farklılık saptanamadı (p=0,582). Bruksizm için sınıflar arasında karşılaştırma yapıldığında en az 4. sınıflarda en çok 6. sınıflarda olmak üzere istatistiksel fark saptanmadı (en az vs. en çok: %17,1 vs. %34,5; p=0,506). Uyurgezerlik için 6. sınıflarda en az 5. sınıflarda en çok olmak üzere sınıflar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanamadı (15 yaşından önce ve/veya sonra, en az vs. en çok: %11,4 vs. %21,9; p=0,982). Uykuda konuşma durumu için sınıflar arasında anlamlı ilişki saptanamadı (en az 4. sınıflarda %54,1 vs. en çok 6. sınıflarda %65,7; p=0,750). Uykuda yeme için sınıflar arasında karşılaştırma yapıldığında en çok 6. sınıflarda ve en az 4. ve 5. sınıflarda olmak üzere p=0,304 ile anlamlı farklılık saptanamadı (en az vs. en çok: %0 vs. 14,3). Uyku felci prevalansı tüm sınıflarda %13,5-%33,3 arasında bulundu. Sınıflar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0,313) (Şekil 2).
VKİ Gruplarına Göre Uyku Bozukluklarının Değerlendirilmesi
Çalışmaya katılanların VKİ grupları (kg/m2) olarak; 18,5 değerinin altındakiler zayıf, 18,6-24,9 normal, 25-29,9 kilolu ve 30 ve üzeri obez olarak sınıflandırıldı. VKİ gruplarına göre 48 kişi (%6,3) zayıf, 523 kişi (%68,6) normal, 111 kişi (%14,6) kilolu ve 18 kişi (%2,4) obez olarak sınıflandırıldı. Uykuda yeme için VKİ grupları arasında anlamlı farklılık saptandı (obez vs. kilolu vs. normal vs. zayıf: %11,1 vs. %7,4 vs. %6 vs. %8,3; p=0,029). Obez grupta uyku felci durumunun varlığını belirtenlerin oranı %38,9, kilolu grupta %14,7, normal aralıkta olan grupta %21,1 ve zayıf grupta %27,7 olarak saptandı ancak gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,062) (Şekil 3). VKİ gruplarına göre obez grupta UAS açısından riskli bulunan kişilerin yüzdesi 38,9 olarak saptanırken, kilolu grupta prevalans %40,7, normal grupta %34,3 ve zayıf grupta 23,9 olarak saptandı. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,234) (Şekil 3).
Tartışma
Bizim çalışmamızda insomni prevalansı toplamda ve her iki cinsiyette de %11,2 olarak bulundu. Literatürde aynı yaş grubuna dair bilgi veren çalışmalar ve toplum geneli prevalans çalışmalarına rastlanılmaktadır. Verimizin Türkiye’deki popülasyona ait %12,2 değerine yakın olduğu (9), İspanya’da (10) ve İtalya’da (11) elde edilen popülasyona ait prevalans değerlerine, sırasıyla %6,4 ve %7, göre ise yüksek olduğu görülmektedir. Aynı yaş grubu dikkate alındığında ise Brezilya’da tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan çalışmada insomni prevalansı %28,2 olarak bulunmuştur (12). Bizim verimiz bu değerin altında olmakla birlikte Türkiye’de aynı yaş grubuna ait veriye göre (18-24 yaş grubunda %9,8) yüksek olduğu görülmektedir (9). Diğer çalışmalarda gösterilmiş olan cinsiyetler arası fark bizim çalışmamızda gösterilemedi. İnsomni prevalans değerinin anlamlı fark olmaksızın üst sınıflarda daha fazla olduğu gözlendi. Bizim çalışmamızda olduğu gibi, Nojomi ve ark. (13) tıp fakültesi öğrencileri ve asistan doktorlar üzerinde yaptıkları çalışmada insomni ile VKİ arasında anlamlı bir ilişki gösterilemedi.
GAU prevalansı kadınlarda %22,8 olarak erkeklerden daha fazla bulundu. Sınıflar arasında anlamlı bir farklılık saptanamadı. Tıp fakültesi klinik dönem öncesi öğrenciler üzerinde yapılan bir çalışmada GAU durumunun %63 prevalansa sahip olduğu gösterilmiştir (14). Bizim çalışmamızın aksine Nojomi ve ark. (13) yaptıkları çalışmada klinik dönem öncesindeki tıp fakültesi öğrencilerinde, klinik döneme ve asistan doktorlara kıyasla anlamlı derecede farkla gün içi uyuklamalarının fazla olduğunu bildirmişlerdir. Zailinawati ve ark. (5) yaptıkları çalışmada %35,5 olan prevalans değeri ile bizim çalışmamıza göre daha yüksek bir veri bildirmişlerdir. Bizim çalışmamızda saptanamayan sınıflar arası farkın klinik dönemdeki öğrencilerde klinik öncesi döneme göre anlamlı derecede daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. Bizim çalışmamızda var olan cinsiyetler arası anlamlı ilişkiyi saptayamadıklarını ifade etmişlerdir.
UAS tanısında altın standart yöntemin polisomnografi tetkiki olması nedeniyle çalışmamızda elde edilen değerin sadece bir risk değerlendirmesi olarak ele alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Çalışma genelinde %35,5 olarak belirlenen riskli kişi yüzdesi için cinsiyetler sınıflar ve VKİ grupları arasında fark saptanamadı. Sivas’ta 5339 kişi ile yapılmış olan bir anket çalışmasında Uyku ve Sağlık Anketi (Sleep and Health Questionnaire) temel alınmıştır. Bu çalışmada UAS prevalansı %6,4 olarak bildirilmiştir (15).
Bizim çalışmamızda HBS prevalans değeri %5,6 olarak bulunmuştur. Per ve ark. (16) 13-16 yaş aralığında yaptığı çalışmada HBS prevalansını %2,9 olarak bulmuştur. HBS açısından cinsiyet, sınıf ve VKİ arasında ilişki saptanamadı. Veldi ve ark. (4) yaptıkları çalışmada HBS prevalansını %22 olarak normal popülasyona göre tıp fakültesi öğrencilerinde daha yüksek olarak bulmuşlardır.
Çalışmamızda bruksizm (toplamda %25,2) ve uykuda konuşma (toplamda %58,5) kadınlarda erkeklerden fazla bulundu. Tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada bruksizm ve uykuda konuşma için prevalans değeri sırasıyla %9, <%9,9 olarak bildirilmiştir (4). Brezilya’da 253 öğrencinin katıldığı anket uygulamasını takiben klinik muayene yapılarak tanının doğrulandığı bir çalışmada %31,6 ile öğrencilerde toplum prevalans değerinin üzerinde bruksizm saptanmıştır. Stres seviyesi yüksek olan öğrencilerde bruksizm geliştirme oranının 3,10 kat daha yüksek olduğu bildirilmiştir (17).
Uyurgezerlik için 15 yaş öncesi ve sonrası sıklık değerleri arasındaki fark daha büyük olmasına rağmen her iki cinsiyet için de oranlar benzer değişim göstermekteydi, cinsiyetler arasında anlamlı farklılık saptanamadı. Kanada’da 1999’dan 2011 yılına kadar 2,5 yaşından itibaren kayıtları tutulan uyurgezerlik için %3,6 ile başlayan prevalans, 5 yaşında %5,1 ve 13 yaşında %12,8 olarak saptanmıştır. Yaşla birlikte artan bir prevalans eğrisi göstermekle birlikte uyurgezerlik için cinsiyetler arasında anlamlı bir fark saptanamamıştır (18). Tıp fakültesi öğrencileri arasında yapılan bir çalışmada ise uyurgezerlik prevalansı <%0,5 olarak belirtilmiştir (4). Çalışmamız cinsiyetler arası farklılık saptanamaması yönüyle Kanada çalışmasının bulgularını destekler nitelikte olup ve prevalans değerinin yüksek olmasıyla Veldi ve ark. (4) yaptığı çalışmadan farklı sonuçlar sunmaktadır.
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızda her anket çalışması için söz konusu olan kısıtlılıklar mevcuttur. Ek olarak klinik dönemdeki öğrencilerin klinik öncesi dönemdeki öğrencilere göre ankete katılımının az olması değerlendirmenin optimal olmasını engellemiş olabilir.
Sonuç
Sonuç olarak, tıp fakültesi öğrencilerinde GAU prevalansı açısından diğer çalışmalara göre daha düşük prevalans değeri gözlendi. İnsomni hastalığı için toplumun aynı yaş grubuna göre prevalans değeri artmış olarak saptandı. Tıp fakültesi öğrencileri için UAS geliştirme riski genel popülasyondan fazla bulundu. GAU, uykuda konuşma, nokturnal bacak krampı ve bruksizm kadınlarda, uyku terörü erkeklerde daha fazla bulundu. VKİ grupları arasındaki karşılaştırmada ise obez grupta uykuda yeme durumunun anlamlı derecede yüksek olduğu saptandı. Sınıflar arasında uyku bozukluğu geliştirme açısından anlamlı farklılık saptanamadı.